7/24 canlılığıyla, her daim yapacak bir şeyin olmasıyla, trafiğiyle, alternatifliğiyle, çeşit çeşit insanı ve çeşit çeşit mekanıyla, bence İstanbul'un yazlık versiyonu Bodrum...
Bu yazın ilk Bodrum'unu geçen hafta sonu yaptım. Bodrum'la ilgili şimdiye dek pek çok şey yazılıp çizilmiştir, o yüzden ben yeni yükselen yıldızından bahsetmek istiyorum Bodrum'un... Buyrunuz Yalıkavak :)
Yalıkavak'ta serdar ortaçsız, demet akalınsız müzik dinlenebilen iki tane beach var. İkisi de babylon tarzı, çayır çimen üzerine kurulmuş, minderli, rahat konseptli... Biz Dodo'ya gittik... Şu gördüğünüz hamakta sallanırken, bir yandan kitabımı okumuş, bir yandan kiraz ve erik yemiş, bir yandan kendimi dinlemiş, "neresindeyim hayatın?" demiş, sonrasında da bir güzel kestirmişim ki, sormayın gitsin...
Bodrum'un en sevdiğim yanlarından biridir, begonviller... Yalıkavak dahil her yerdeler... Ben de hazır çeken birini bulmuşken bir fotoğraftan geri kalmadım tabi :)
Yalıkavak'ın merkezi şirin mi şirin bir yer, her yer Bodrum'un genelinde olduğu gibi beyaz... Aynı zamanda aksesuarlar da restoranlar dahil çoğu yerde kullanılmış...
Yalıkavak marina eline bir dondurma alıp keyifle yürünülesi bir yer... Yürüyüş sırasında aşağıdaki bisiklet kıvamında bir çok sokak aksesuarı görmek mümkün... Marinanın sonlarına doğru Bitez dondurmacısı var. Şiddetle tavsiye edilir...
No comments:
Post a Comment