Sunday, December 29, 2013

hayatımın yeni aşkı...

... dr watson :)

dr watson

dr watson & irem

Karaköy kalp kahvaltı...

Karaköy ve kahvaltı.. Bu iki kelime şu anda İstanbul'da en enn sevdiğim semti ve günün yine en sevdiğim öğününü konuşturuyor kesinlikle..

Karaköy ve kahvaltıseverler için 2 yeni öneri:

1. Mums Cafe:

Açık büfe, küçük, ve hafta sonları yer bulmak için erken gidilmesi gereken bir yer...
Kahvaltının vazgeçilmezlerinin yanı sıra yeni tatlar, güzel dekor, samimi ortam, sıcak insanlar...
Bayıldım!

Mums Cafe

2.Ferahfeza:

Ortaya sere serpe, güzel peynir zeytin ve söğüş tabakları, teras sefası...
Afiyet olsun! :)

Ferahfeza

Kapadokya!

Uzun süredir her yıl bir yurt içinde bir de yurt dışında yeni yerler görmeye, yeni lezzetler denemeye çalışıyorum... Kapadokya her zaman listemde olan ancak bir türlü önceliklendiremediğim bir yerdi.. Görmek için ne kadar geç kaldığımı ancak oraya gittiğimde anladım... Siz de henüz ziyaret etmeyenlerdenseniz mutlaka 3 gününüzü ayırın... Kesinlikle görmeye değer bir yer...

1.Konaklama:

Kapadokya'da mesafeler birbirinden uzak olduğu için ben 3 günlük bir turla gittim. Özellikle ilk günler hızlı ve yorucu geçmekle birlikte oldukça memnun kaldım... Kaldığım otelin adı ise Burcu Kaya Otel. Otelin sayfası için buraya tıklayabilirsiniz.

2.Balon turu:

Kim ne derse desin, bence Kapadokya'nın en büyük numarası balon turu :) Yaşadığım anlar rüya ve gerçek arasındaydı...
Balon turu için sabah 4-5 civarı kalkmanız gerekiyor. Hangi balon şirketi ile anlaştıysanız servisi sizin otelinizin önünden sabah ayazında alıyor ve balonların hazırlandığı bölgeye getiriyor. Orada poğaça çay gibi ayak üstü atıştırmalıklardan yiyip balonların hazırlanışını seyrediyorsunuz. Bekleme sırasında karasal iklimin sabah ayazından nasibinizi fazlasıyla alıyorsunuz, bu nedenle kalın giyinmeniz şiddetle tavsiye edilir... Gün yavaş yavaş ışımaya başladığında ise balonunuza doğru yol alıyorsunuz. Ben bayram tatilinde gittiğim için oldukça yoğundu ve çok sayıda balon vardı.. Beklentimin çok ama çok üstünde bir manzara ile güne başlamak muhteşemdi.

Balon turu I

Balon turu II

Balon turu III

Balon turu IV

Balon turu V

3.Ihlara Vadisi:

Kapadokya'da volkanik dağlar ve bu dağların püskürttüğü lavların etkisi ile şekillenen oluşumlara pek sık rastlayabiliyorsunuz. Ihlara Vadisi de bunlardan biri..
Derinliği 100 m. İçerisinde Ağaçaltı, Yılan kiliseleri var. Vadiye merdivenle inip vadiden merdivenle çıkıyorsunuz. Yukarıdan bakıldığında dahi manzara eşsiz.. Manzara kartpostal...

Ihlara Vadisi

Ihlara Vadisi II

Ihlara Vadisi III

4.Krater Gölü (Narlı Gölü):

Ihlara vadisine oldukça yakın olan göl, görülmeye değer...

Krater Gölü

5. Derinkuyu Yeraltı Şehri:

Rehberden dinlemesi bile şaşırtıcı olan bir yer.. 8 katlı, 85 m derinliğinde... Tamamen taştan bir şehirde zamanında buraya yerleşenlerin mutfaklarını, yemekhanelerini, ahırlarını, mahzenlerini rehberden dinlemek tüy ürpertiyor..  Yerin 8 kat altına inmenize rağmen oldukça ferah olan hava, kendinizi asla sıkışmış hissetmemeniz dikkat çekiyor.. Ancak içerisi karanlık, flaş yasak, dolayısıyla burası için güzel bir fotoğraf yok...

Derinkuyu Yeraltı şehrinden.. 

Devamı gelecek...

Billy Elliot!

Hikaye 1984 İngiltere'sinde geçiyor..
Madencilerin grev yaptığı ve polis şiddetine maruz kaldığı dönemler...
Grevde olan bir baba oğlunu boksa gönderiyor,
Henüz 11 yaşındaki Billy ise boks yerine yan sınıftaki bale derslerini izliyor..
Bale yapmak istediğini öğrenen aile ise pek tabii ona karşı çıkıyor..
Ancak Billy peşini bırakmıyor, ikna ediyor,
Ve kraliçenin bale göstericileri arasına adını yazdırıyor..

Benim gibi izlerken hem öğrenmek hem de eğlenmekten yanaysanız,
işte karşınızda... Billy Elliot!

Billy Elliot

Wednesday, June 12, 2013

31.05.2013

sevgili Gezi direnişi;
tarih seni nasıl yazacak bilmiyorum ama,
konu doğadan başladığı için,
bu sefer memleket meselesi dediğin en hassas yerimden vurdu beni...

hala bir parkı savunurken yediğim gazı unutamıyorum,
hala rüyalarımda görüyorum,
hala uyuyamıyorum...
kısaca hala hazmedemiyorum seni...
galiba biraz daha zaman gerek belki aklıma ve bana...

Direniş...

o la la..

yaz sen ne güzelsin bir mevsimsin... :)


madrid is calling...

bu fincanları Madrid'den almıştım... 2009'da...
hiç kullanmadığımı fark edince kendime bir türk kahvesi yaptım hemen,
en köpüksüzünden.. :) sonra da bir güzel höpürdettim..
iremlovestürkkahvesi... iremkalptürkkahvesi... :)

bu baharın en güzel çiçekleri...

nasıl güzeller.. var mı daha ötesi...

pilates :)

baktıkça bakasım geliyor arkadaş... pembe rengi de sevmem halbuki... ama çok şirin değiller mi? :)

pink

Londra'da mutlaka

ben geldim Londra, bi merhaba de! :)

1. Konaklama/Ulaşım

Konaklama için metroya yakın herhangi bir yer tercih edilebilir bence. Eğer 4 ya da daha fazla gün kalınacaksa ev kiralamak daha hesaplı, ben öyle yaptım, pek memnun kaldım :)

Ulaşım için ise yine kalacağınız güne ister olyster (İstanbul'daki akbil oluyor bu) ya da travel card'dan biri tercih edilebilir. Ben 6 gün kaldığım için 1 haftalık travel card aldım. Kesinlikle değdi.

evimizin önünden :)

2. St. Jame's Park

"Büyük şehirlerde yeşil alan nasıl korunur?"un  en güzel örneği... Londra...

St. Jame's Park

St. Jame's Park


St. Jame's park benim gittiğim parklar arasında en güzeliydi.. Özellikle hava güzelse, bence gidin bir sandviç bir de kahve alın, çimlere serilin, kitabınızı gazetenizi açın, içinize o havayı çekin, sonra yayıla yayıla yiyin için okuyun, keyif yapın...

keyif..

sonra peşinden bir dondurma patlatın... bak nasıl da canım çekti... :)

mamamia..

Etrafı gezerken belki kraliçenin atlı askerlerine rastlayabilirsiniz...

atlı askerler

Bu ördekler ve kuşlar İstanbul'da yaşasa muhtemelen biber gazından ölmüşlerdi...

kuşlar böcekler

Bunları da sordum ama siparişle olmuyormuş :)

sarı bıdık...

3. Buckingham Palace

İngiliz kraliyet ailesinin oturduğu saray...
Parka kadar gitmişken görülmeli derim...
Şu meşhur muhafız değiştirme töreni de burada yapılıyor..
Saat 11.00 ya da 11.30'da olduğunu okumuştum ama maalesef ben denk gelemedim..

Buckingham Palace

4. Siyah Taksi

Belki turistik değil, ama konforu için kesinlikle denenebilir :)

black taxi

5. London Eye

Avrupa'nın en büyük dönme dolabı olmasının dışında pek bir esprisi yok bence :) Uzun kuyruklar yoksa gelmişken binelim dediklerimden...

London Eye

6. Big Ben

Ünlü saat kulesi... 4 tarafı saatle kaplı...

Big Ben

7. Westminster Abbey

Big Ben'in hemen yanındaki kilise... Isaac Newton ve Charles Darwin burada gömülüymüş.

Westminster Abbey

8. Sincaplar

Neredeyse tüm parklarda sincaplar var.. Üstelik acıkınca evcil olabiliyorlar :) Giderken yanınızda ceviz, erik, fındık, vs götürürseniz sizi de seveceğinden eminim :)

sincaplar

9. Pub'lar

İngilizler gerçekten bira ve pub işini ciddiye alıyor :) Her köşe başı, özellikle akşam 18.00 ve sonrasında kıpır kıpır...
İnsanlar biralarını alıp kapılarda.... Hem sohbet ediyor, hem içiyor..

english pub

10. South Kensington

Fazla turistik olmayan bir yerler de görelim diyorsanız üniversite gençliğine yakın olan bu hareketli meydan tercih edilebilir..

South Kensington meydanı

Tuesday, April 30, 2013

Londra'da mutlaka..

Geçtiğimiz hafta 23 Nisan tatilini fırsat bilen ben, 6 günlüğüne Londra'ya gittim...
Londra muh te şem di!
Gezip gördüklerimi, yiyip içtiklerimi bir an önce anlatmak istiyorum...
Yazmak için sabırsızlanıyorum... :)
Birikmiş işlerimi ve dolup taşan inbox'ımı biraz hafifleteyim,
İlk fırsatta oturacağım bilgisayar başına, uzun uzuuuun yazmak için bu defa... :)

meleklerle yaşamak...

bu aralar bir kitaba sardım... adı Meleklerle Yaşamak... yazarı Beki Erikli.
şipşak okunan cinsten, sade ve basit bir anlatım...
içerik ise bir takım spiritüel konular :) kimine ütopik gelecek cinsten...
yazarın "isterseniz tamamına inanmayın, sadece inandığınız kadarını yanınıza alın" yaklaşımını sevdim..
melekleri hep yanında hissetmeye ihtiyacı olanlara naçizane tavsiyemiz olsun... :)


Monday, April 15, 2013

fark etmeden..

Demet Evgar'ın şarkı söylediğini bilmezdim..
Dinleyince hem şaşırdım hem de çok beğendim...
buyrun size "Fark etmeden"... (izlemek isteyenler buraya..)

Susamış suların akışı gibi
Çaresiz gözlerin bakışı gibi
Kapının ansızın çalışı gibi
Akrebin ateşte yanışı gibi
 
Vazgeçip uzaktan senin yanında
Kendime cevapsız soru sormuşum
Kaybolup giderken fırtınalarda
Kendimce bir ıssız ada bulmuşum
 
Fark etmeden fark etmeden
Fark etmeden senin olmuşum
...

bu ilkbaharda ...

... bizim evin çiçekleri.

 

Monday, March 11, 2013

Zeyrekhane...

Adı Zeyrekhane...
Yeri Fatih'te, Zeyrek mahallesinde...
Zeyrek'in eski anlamı akıl...
Fatih zamanında medrese olarak kullanılmış.
Şu anda Koç grubu ait ve ve şahane bir restaurant olarak hizmet veriyor..

Mekanın dışı kadar içi de korunmuş.
Dekorasyon tarihi dokuya inanılmaz uygun...
Müzikler de ambiyansı tamamlıyor...
Biz erken saatte gittiğimiz için kahvaltıyı tercih ettik...
Yediğimiz her şey lezzetli, servis takdire şayandı....

Kahvaltı sonrasında bahçeye çıkıp şahane manzaranın tadını çıkarmak kaçınılmaz...
Hele yanında bir de Türk kahvesi varsa, tadından yenmez :)
Bir tarafta Süleymaniye cami, bir tarafta Haliç ve Galata kulesi..
tüm eski İstanbul ayağınızın altında...

Benim gibi değişik yerler görmeyi sevenlerdenseniz Zeyrek mahallesini de mutlaka turlayın derim...
sokakta koşturan çocuklar...
bahçelere asılı çamaşırlar...
ibadethaneler sokağında restorasyon çalışmaları devam eden camiler...
eski binalar...
eski arabalar...
bence görülmeye kesinlikle değerler...


Zeyrekhane - restaurant içi

Zeyrekhane - kahvaltı

Zeyrekhane - bahar


Zeyrekhane - bahçede kahve keyfi

Zeyrek mahallesi - adaşım İrem :)

Zeyrek mahallesi - olmamış incir ikramı

Zeyrek mahallesi - eski binalar