Saturday, October 24, 2015

Prag’da mutlaka - 1

Prag gezimi geç de olsa tamamladım.. Keyifle okuyun! 

1. Genel Bilgiler
Prag, Çek Cumhuriyet’inin başkenti.
Orijinal adı Praha.
Giriş kapısı anlamına geliyor.
Prag’a geçerli para birimi Kron.
1 euro=27,45 krondan hesap kitap yapmak mümkün. Benim gibi yuvarlak rakamları seviyorsanız 1TL=1000Kron gibi kaba bir hesabı da aklınızın bir köşesine park edebilirsiniz.
(Prag’a gitmeden önce yaptığım araştırmalarda döviz bürolarının kur çevrimini tabelada yazan fiyattan yapmadığına dair bir çok yazı okudum veya hikaye dinledim. Ben bütün döviz işlemlerini merkezden uzak ofislerde gerçekleştirdim. Kurlar gerçekten tabeladaki fiyatlardan çevrildi. Zaten kendi paramı uzatmadan önce kaç kron verileceğini sordum. Herhangi bir sorun yaşamadım. Ancak merkezdeki ofislerin tabela fiyatlarının diğerlerine göre daha avantajsız olduğu bir gerçek.)
Prag merkezde her yere yürüyerek ulaşmak mümkün. Biz gece geç saatlerde taksi kullanmak dışında toplu taşımaya ihtiyaç duymadık.
Ve son olarak, Prag’la ilgili diğer Avrupa şehirlerine göre daha ucuz olduğunu da eklemek gerek. Varsa etrafta yurt dışında erasmus ya da master yapmayı düşünen ve şehir konusunda kararsız kalan arkadaşlar, gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirsiniz.


Prag'da bir legocu.. "Praha"

2. Astronomical Clock (Astronomik Saat)
Prag’ın en meşhur meydanının (Old Town Square) hemen girişinde bulunuyor.
1410 yılında inşa edilmiş ve o zamanki mekanizmasıyla birkaç dakikalık sapmayla hala doğru çalışıyor…
Her saat başı azizlerin kuklaları 1 dakikalık bir gösteri yapıyor. Dolayısıyla özellikle saat başlarında önünde devasa turist kalabalıkları görürseniz şaşırmayın!
Gösteri horozun ötmesi ile son buluyor.. O kalabalığı toplamaya değer bir ritüel mi, bence tartışılır.. J
Saatin altındaki yuvarlak bölüm saatten daha sonra yapılmış. En iç kısımda Prag’ın şehir simgesi var, etrafında burçlar yer alıyor. Dış kısımda ise aylar ve 365 tane Çek ismi yer alıyor. Yani her günün bir ismi var…

Saatin olduğu yapının arka tarafının boş olduğunu göreceksiniz... Diğer Avrupa şehirlerinin aksine, II. Dünya Savaşı sırasında Prag hemen hemen hiç bombalanmamış. Sadece 2 kere bombalanan bu şehirde bombalardan biri maalesef Astronomik saatin hemen arkasına isabet etmiş.

Astronomical Clock

Astronomical Clock II

3. Old Town Square (Eski Şehir Meydanı)
Burası benim gibi Aralık ayında gidenler için Noel’in keyfinin sürüleceği kısım… J Meydanda devasa bir ağaç Noel’e uygun olacak şekilde süslenmiş ve ışıklandırılmış. Her Avrupa şehrinde olduğu gibi Noel pazarı kurulmuş. Burada hem yöresel yemekler hem küçük hediyelikler hem de sıcak şarap bulmak mümkün…
Tercih edenler meydandan fayton turu da yapabilirler..
Geçmişte ise bu meydan köle ticaretinin merkezi olarak biliniyormuş. Meydanın tam ortasında özgür düşünceyi savunması ve kiliselerde reforma gidilmesi gerektiğini düşündüğü için yakılan filozof Jan Hus’un bir heykeli de bulunuyor...

Old Town Square

Noel zamanı meydanın ayrı bir keyfi oluyor

4. Tyn Church (Tyn Kilisesi)
Astronomik Saat’in hemen karşısında bulunan Tyn kilisesinin sanıldığının aksine iki kulesi birbirinden farklı. Sağdaki Adem’i, soldaki Havva’yı temsil ediyormuş. Bilin bakalım hangisi daha büyük? :)

Tyn Church

Tyn Church II

5. Ara sokaklar
Bir şehir en iyi ara sokaklarda kaybolarak keşfedilir diyenlerdeniz. Ve emin olun Prag buna kesinlikle değer!

Ara sokak keyfi yaparken ben =)

6. Charles Bridge (Charles köprüsü)
Araç trafiğine kapalı bu köprü gündüz ayrı keyifli gece ayrı…
Köprünün iki kolunda heykeller var.. Üstelik içlerinden biri yeni çeri J
Köprünün üzerinde ise ressamlar, müzisyenler, opera söyleyenler, bilumum sanatla ilgilenenler…

7. Kuklalar
Prag’ın kendine özgü bir çok kukla dükkanı da var… Fiyatları biraz yüksek ancak dükkanlara girip çıkması oldukça zevkli..
Kuklalar

8. Wenceslas Square (Wenceslas Meydanı)
Burası bir çok caddenin kesiştiği bir meydan..  Özellikle alışveriş meraklıları buraya bağlanan caddelerden birine girip mağazaların keyfini çıkarabilirler..
Meydanın hemen köşesindeki Tricafé de şa ha ne kahvelerden içip geleni geçeni seyretmesi keyifli.. ;)

9. Dancing House (Dans Eden Ev)
1996 yılında tamamlanmış ilginç mimari. Dans eden iki partneri simgeliyor. Özellikle önüne kadar gitmeye gerek yok derim, ama yolunuz düşerse görülmeye değer

Dancing House

10. Prague Castle (Prag Kalesi)
Ben uzaktan gördüm ancak Guinness Rekorlar Kitabı’na göre dünyanın en büyük antik kalesiymiş. Zamanınıza göre listenize ekleyebilirsiniz.

11. Powder Tower (Powder Kapısı)
Old Town’ın 13 girişinden biri. Yapımına 1475 yılında başlanmış. Yapımızda savunma yerine gösteriş göz önünde bulundurulmuş. Lokasyon açısından merkezi olduğu için listeye alınabilir.

Powder Tower

12. Yeme İçme
Prag’da Restaurant olayı Ambiente zinciriyle efsane olmuş.. Fırsatınız olursa mutlaka rezervasyon yaptırın. Bir kaçının sitesini paylaşıyorum… Rezervasyon için 2 hafta önceden harekete geçilmesi tavsiye edilir…
Fiyatlar İstanbula göre daha uygun ya da kafa kafaya…
Esnaf lokantası olan:
http://lokal-hamburk.ambi.cz/en/#menu
Midye istiridye gibi lezzetler için:
http://brasileiro-uradnice.ambi.cz/en/#menu
El yapımı makarna da isterim diyenler için:
http://pastafresca.ambi.cz/cz/
Yok ben pizzacıyım’cılardansanız..
http://pizzanuova.ambi.cz/en/#menu
Et olsun benim olsun’cular:
http://cestr.ambi.cz/en/#menu
Rezervasyonumuz yok ve açız diyorsanız biz şansımızı Hard Rock cafe’den yana kullanmıştık.. Evet kendinizi Prag’a hissetmiyorsunuz ama yemekler lezzetliydi..
Yöresel tatlılardan Trdelnik denenmeye değer… Sokakta bunları satan yerler bulmak mümkün…
Kahvaltı için Paul ve Boulevard gibi köşe başı sandviççileri denedik, her zamanki gibi başarılıydı…
Değişik bir cafe denemek istiyorum diyorsanız merkeze biraz uzak ama kektir kurabiyedir, buyrun buradan yakın…
http://www.mujsalekkavy.cz/

Böylelikle yazının 1.bölümü bitti. Umarım işinize yarar :)

2.bölümde Yahudi Bölgesi’ni ve Terezin toplama kampını anlatacağım. İlk yazıda okuduğunuzdan farklı bir Prag bulabilirsiniz, tüyleriniz ürperebilir… Şimdiden söylemesi… :)

Thursday, October 22, 2015

Trekking - Pürenli Yaylası ve Güzeldere Şelalesi

Hayatımın ilk trekking'ini sonbaharın ilk günlerinde, geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdim...
Doğayı ve yürüyüşü aşırı sevmeme rağmen neden bu kadar geç kaldım trekking konusunda, inanın ben de bilmiyorum...

İlk rotam Düzce'ydi.. Sırasıyla Pürenli, Balıklıgöl Yaylası ve Güzeldere'yi gördük...

Pürenli Yaylası yolu

Pürenli Yaylası yolu

Pürenli Yaylası'nda mangal yaptık. Minik bir göl etrafında tahtadan yapılmış ve herhangi bir altyapısı olmayan yayla evleri kesinlikle görülmeye değerdi...

Yayla evlerinde yaşayan yöre halkı ise bir o kadar sıcakkanlı ve konuşkandı...

Yayla evleri

Balıklıgöl Yaylası sakinleri :]

Balıklıgöl Yaylası sakinleri :]

Son durak olarak Güzeldere Şelalesi'ne uğradık... İnanılmazdı...

Güzeldere Şelalesi

leyla ile mecnun...

işte bilgisayar başında oturmamdan ve uzunca bir süre önce ipad'lerin hayatımıza girmiş olmasından gerek, evde bilgisayar açmayı istemiyorum hiç..
açınca da kapatmak bilmiyorum...
eve geldiğimden beri nostalji yapıyorum bugün...
önce eski fotoğraflar... şimdi de eski şarkılar..
özledim bu diziyi...
kendisi ayrı güzel, müzikleri ayrı... hikayesi apayrı...
dinlemek isteyen buraya tıklayabilir...
sevgiler...

Bir bildiğin varsa söyle içerinde kalmasın
Aklım duvar oldu burda olmaz dersen olmasın
Aklın bende kalmasın, bu sende yük olmasın
Kalbin burda durmasın, olmasa da olmasın

Bir sevdiğin varsa söyle, sonra mevzu olmasın
Fikrim ziyan oldu burda, olmaz dersen olmasın
Aklın bende kalmasın, bu sende dert olmasın
Kalbin burda durmasın, olmasa da olmasın

İçipte var mı ölmeyen dertten, sevipte ölmeyen var mı?


Leyla ile Mecnun

yeni oyunum: cooking fever... dikkat, bağımlılık yapabilir!

Oyunlarla pek alakam yoktur, ama buna gerçekten sardım.. :)
Adı cooking fever...
Farklı restaurantlardan birini satın alarak oyna başlıyorsun..
Amacın hangi restaurant olursa olsun siparişleri doğru bir şekilde doğru bir sırayla müşterilere yetiştirmek ve para kazanmak..
Sipariş yanlış olduğunda ya da müşterileri haddinden fazla beklettiğinde onları oflata puflata kaçırıyorsun...
Kazandığın parayı ise restaurantını yenileyip müşteri çekmekte, mutfaktaki çeşitleri arttırmakta, ekipmanı genişletmekte ya da yeni restaurant satın almakta kullanıyorsun...
Ben baya eğleniyorum...
Kesinlikle denemeye değer!

Cooking Fever